Etkinlik RaporlarıEvrim Okulu Raporu

Evrim Okulu Raporu

Geçen haftaki gibi tam yerinde ve tam saatinde toplandık. Konuşmacıların kendilerini tanıttıkları ve bizim kent enstitülerinin ne olduğuna dair yaptığımız küçük konuşmalardan sonra katılımcılara program aktarımı yaptık.

Programımız şu şekildeydi:

18.00-18.15 – Giriş ve tanışma
18.15-18.30 – Evrim Kavramı
18.30-18.45 – Kısa Film Gösterimi
18.45-19.15 – İTÜ Moleküler Biyoloji ve Genetik Kulübü
19.15-19.30 – Çay-Kahve Molası
19.30-19.45 – Soru-Cevap
19.45-20.00 – Kent Meclisi ve Değerlendirme

Programımızdaki ilk kısım olan evrim kavramı kısmına geldiğimizde, katılımcılarımıza evrim hakkında akıllarına gelen ilk üç kelimeyi sorarak katılımcılar için evrim kavramının ne ifade ettiğine dair bir kelime haritası çıkardık. 

En çok bahsedilen kavramların neden bu kadar geçtiğine dair kısa bir konuşmadan sonra programımızın ikinci kısmı olan kısa film gösterimimize geldik. İzlediğimiz kısa film ilk canlıdan günümüze dallanan evrim sürecinin modern insana kadarki kısa özeti idi ve bu anlatı İTÜ Moleküler  Biyoloji  ve Genetik Kulübünden arkadaşlarımızın hazırladığı sunum eşliğinde detaylandırıldı.

Bu sunumu bir özetle açmamız gerekir ise bunu kısaca biyolojik evrim kavramının tanımını, tarihini ve sonrasında evrimin bilimsel olarak incelenme sürecini, bu sürece kimlerin hangi şartlarda katkıda bulunduğunu ve katkıda bulunanların verdikleri eserlerin içeriğini içeren bir sunumdu diyebiliriz.

Sunumun sonunda insanın evrimsel sürecini anlatan kısa bir anlatıdan sonra burada programımıza küçük bir ara verdik ve hemen ardından ise programımızın soru cevap kısmımıza geçtik.

Soru cevap kısmında;

Gelen sorular sonucunda evrimsel terimleri ve bazı başlıkları daha iyi kavramamız gerektiğini fark ettik ve konuşmacılarımız bazı terimler ve başlıklar hakkında açıklamalar yaptı. 

Geniş bir toplam olunması ve dolayısı ile katılımcıların yarısının sosyal bilimcilerden oluşmasının getirdiği sonuç ile daha çok modern insanın evrimine ve evrimin modern sosyal yaşama yorumlanmasına dair sorular soruldu.  

Evrimsel süreç ve doğal seçilim hakkında birçok sorudan sonra teori ve yasa arasındaki farklar, ara formların varlığının kanıtları gibi nesnel olan ama işin biraz da politik yanına değen kavramlar üzerinde konuşuldu. 

Soru cevap kısmının sonuna doğru ağır olan tartışma sosyal bilimcilerin ve pozitif bilimcilerin bakış açılarının farklılığı idi ve buradan programımızın son kısmı olan Kent Meclisi’ne dair konuşmaya ve değerlendirmeye geldik. 

Programımız biterken evrimin aslında sadece pozitif bilimcilerin veya sosyal bilimcilerin gözüyle yorumlanmasından ziyade bu konuda ortak bir çalışma yapılmasının çok daha verimli olabileceği ve bu konuda yeni şeyler üretme fikrini tartıştık. Dolayısı ile bu çalışmanın ortak bir çalışma ve ürünle mümkün olabileceğine karar verdik.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Son eklenenler

İmparatorluk’tan Cumhuriyet’e Ankara  

4 haftalık seminer dizisinde; Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti Ankara’nın 1892 yılında demiryolu ile İstanbul’a bağlanmasından başlayarak, Cumhuriyet’in ilanına kadar geçen...

İşçi denetimi ve özyönetim deneyimleri üzerine söyleşi dizisi başladı

Kapitalist mülkiyet ve çalışma ilişkilerinin en önemli sonucu doğrudan üreticilerin üretim/geçim araçları üzerindeki denetimlerini yitirmeleridir. Kapitalizmin tarihi boyunca, ‘işçi...

Senaryo yazım atölyelerimiz başlıyor

Bir fikirden yola çıkararak çekim senaryosuna ulaşılan sürecin nasıl geliştiğini, hem teknik açıdan hem de sinema dili çerçevesinden tartışacak...

Sinema gösterimi ve film söyleşilerimiz başlıyor

Volkan Koyutürk'ün kolaylaştırıcılığında 8 haftada 4 film gösterimi ardından söyleşilerimize başlıyoruz. Kent enstitüleri sinema gösterimi ve söyleşileri kapsamında gerçekleştireceğimiz bu...

Filistin’in kurtuluşunda kültürün rolü nedir? – Muhammed El Kürd

Çeviri & Sunuş: Emre Yeksan Kültürün (ve sanatın) politik mücadeleyle ilişkisi ve aydınların bu ilişkiye dair sorumlulukları üzerine en çok kafa...

8+1 Soruda Kent Enstitüleri

Kent Enstitüleri nedir? Bilginin tekelleştiği, bilimin piyasalaştığı, felsefenin elitleştiği, doğanın metalaştığı, kamusal olanın özelleştiği böylesi bir dönemde en başta zihinlerimizi...