Derlemeler ve YazılarBen, Daniel Blake - Canan Ketenoğlu

Ben, Daniel Blake – Canan Ketenoğlu

Yönetmen: KEN LOACH

2016 yılı, Altın Palmiye ödülünü alan, İngiliz yönetmen Ken Loach’ın sosyal sistem eleştirisi filmi, “Ben, Daniel, Blake”, yönetmenin ikinci kez Altın Palmiye aldığı film olma özelliğini taşıyor.

“İşçi sınıfının yönetmeni” olarak adlandırılan Ken Loach, bu filminde yerel ve evrensel bir konuyu işliyor. “Ben, Daniel Blake” sıradan bir işçinin çalışma bürokrasisinin çarklarındaki öğütülüşünü anlatırken, diğer yandan da işçi sınıfının dayanışmasını gözler önüne seren bir film.

Dokunaklı bir sonla biten film, İngiliz işçi sınıfından bir tutunamayanın öyküsü… “Ben, Daniel Blake”, dünyanın en zengin ülkelerinden birinde, İngiltere’de tutunamamanın bedelini çarpıcı bir tarzda anlatıyor bize. Filmin karakterleri öyle alışılageldiği gibi göçmen, yarı göçmen değil; düpedüz İngiliz vatandaşı, İngiliz işçi sınıfından işçiler. Bürokrasinin çarklarında öğütülürken, işçi sınıfı bireylerinin kendi aralarındaki dayanışma da anlatılmakta. Ufak çocuğu olan, bekar anne Ann ile Daniel arasındaki hüzünlü, bir o kadar da sıcak ilişki anlatılırken, düzenin bu ıskartaya ayırdığı kişilerin yollarının kesişmesi hoş bir anlatımla bize gösterilmeye çalışılıyor.

Post- modern bir devlet dairesinde kesişen hikaye, yönetmenin anlatmak istediği mesajı bu mekanda bize vermeye çalışıyor. Liberal ideoloji hantal ve bürokratik diye nitelendirdiği, devlet yapısını piyasa lehine yok etmeyi amaçlamışken, yerine koyduğu, elektronik ortamdaki ilaç reçeteleriyle, çağrı merkezleriyle, e-devletle, numaralar ve şifrelerle örgütlenen bir yeni kamu sektörünün aslında daha fazla bürokratik olduğunu, çarpıcı bir şekilde işleyen film, seyircinin de bir yerlerden katılımıyla son buluyor.

Filmde tutunanları ise yine çarpıcı bir biçimde düzenin dişlilerinden biri olarak görüyoruz. Orta yaşın üzerinde, bant kaydı gibi konuşmaya çalışan, yaka kartı eğreti duran bir kadın bu. Ann isimli bu memur, diğer çalışanlar gibi yabancılaşma yaşamıyor. Arada bir yerde aslında. Daniel’e yardım etmek istediği için bir amiri tarafından azarlanıyor. Ann daha fazlasını yapamıyor. Bir çeşit robotlaşma yaşıyor.

Ken Loach, ıskartaya çıkmış bir adamın bürokrasinin çarklarında öğütülmesini nakış gibi işlerken dokunaklı bir yakarışı da ihmal etmiyor. Daniel şunları söylüyor: “ Ben bir müşteri ya da hizmet kullanıcısı değilim…

Ben bir sosyal güvenlik numarası, ekrandaki bir görüntü değilim

Sizden hakkım olanı istiyorum. Ben Daniel Blake, bir yurttaşım. Ne daha az, ne daha fazla.”

KEN LOACH:

Kenneth LOACH( d. 17 Haziran 1936, Warwickshire, Birleşik Krallık)

İngiliz televizyon ve bağımsız film yönetmeni. Yoksulluk, barınma ve  işçi hakları gibi sosyal konular filmlerinin konusu olmuştur. Sosyal açıdan eleştirel tarzı ve sosyalist idealleri ile tanınır.

Filmlerinde sosyalist kimliğini her zaman öne çıkaran Loach, sıradan insanı ele alarak onun günlük yaşamını, yaşadığı sosyal ve maddi zorlukları tüm çıplaklığıyla ortaya sermiştir.

İki kez Cannes Film Festivalinde büyük ödülü almıştır. Yönetmen 90’lardan sonra Hidden Agenda( Gizli Gündem), Carla’s Song ( Carla’nın Şarkısı), Land And Freedom( Toprak ve Özgürlük), Mu Name iş Joe ( Benim Adım Joe), Navigators( Demiryolcular) gibi filmleri çekti.

Son eklenenler

“PARÇA PARÇA BÖLÜNEREK SATILMASINA…”: 19. Yüzyıldan Bugüne Parselasyon ve Kentleşme

19.yüzyıl Osmanlı coğrafyasında kapitalizmin mülkiyet ilişkilerinin dönüşümü açısından önemli bir eşiktir. Tanzimat Fermanı ile özel mülkiyete yapılan vurgu sonrasındaki...

LİMAN’A YANAŞMAK: Deniz ticareti altyapı ağı olarak 19.yüzyıldaki deniz feneri inşaat hareketleri (Esra Nalbant-Binghamton Üniversitesi, Altyapı Tarihi)

Grundrisse'de Marx, "sermayenin dolaşımı aynı zamanda onun oluşumu, büyümesi açısından yaşamsal sürecidir" diyor. Bu dolaşım, ürünün bir dağıtım sistemi...

GERİ DÖNMEMEYE YEMİN ETTİLER: Osmanlı’da Transatlantik Göç ve Göçmen Veritabanı İnşasında Fotoğrafın Kullanımı (Hazal Özdemir – Northwestern Üniversitesi, Tarih Doktora Adayı)

1896-1908 arasında Osmanlı Ermenileri Amerika’da artan iş olanakları ve doğu vilayetlerindeki ekonomik sıkıntılar sebebiyle imparatorluktan ayrılırken II. Abdülhamid hükûmeti...

İSTANBUL’A AŞAĞIDAN VE UZAKTAN BAKMAK: Kentleşmenin Çeperi ve Altyapısı

Bu konuşma, on dokuzuncu yüzyılda Osmanlı imparatorluğu ölçeğinde modern, kozmopolit bir istisna mekânı olarak ortaya çıkan Pera’nın ekolojik ve...

Cinsiyetçilik erkekleri de öldürür (mü?) – Nil Karasu

Bu yıl Cannes’dan Altın Palmiye ödülüyle dönen Justin Triet imzalı “Bir Düşüşün Anatomisi” filmi üzerine bu yazı. İzlemeyenler için...

Felsefe ve sinema atölyelerimiz başlıyor

Adana Kent Enstitüleri bünyesinde daha önce gerçekleştirdiğimiz dört haftalık film gösterimi ve söyleşilerini geçen haftalarda bitirdik. Bu süre zarfında...