Derlemeler ve YazılarMekansızlaştırma Barikatı: Kent Meydanları

Mekansızlaştırma Barikatı: Kent Meydanları

‘e göre, yalnızca varolan kentler üzerinde iddia ettiğimiz bir hak değil; aynı zamanda bu kentleri yoksulluğa, eşitsizliğe, çevre tahribatına başkaldırarak yeniden inşa etme hakkımızdır. Kent meydanları ise bu başkaldırının merkezleridir.

Kent meydanları, Antik Yunan’ın Agora’sından bugüne, toplumsal müşterek alanlarımızdır. Meydanların bu özelliği onları, toplumsal muhalefetin kitlesel eylem ve protestolarının vazgeçilmez mekanı haline getiriyor. Tabi ki, iktidarlar da meydanları kontrol altına almak istiyor.

David Harvey, ‘de şöyle diyor: “Atina’daki Sintagma Meydanı, Kahire’deki Tahrir Meydanı, Barselona’da Plaza de Catalunya’yı birer müşterek alan haline getiren şey, insanların siyasi görüşlerini ifade etmek ve taleplerde bulunmak üzere bu mekanlarda toplanmasıdır.”

Asi Şehirler kitabı ile ilgili muzip bir ayrıntıya değinmeden geçmeyelim. “Şehir Hakkından Kentsel Devrime Doğru” alt başlığı ile Türkçe’de yayınlandığı tarih 2013, Mayıs’tan birkaç ay önce. Bütün meydanların Taksim, bütün eylemlerin direniş olduğu günler…

Taksim Meydanı, başta 1 Mayıs olmak üzere kitlesel eylemlerin ve protestoların tarihsel mekanı. Bütün bu eylemlerin kendi içinde, genel toplumsal tarih ve hafızamızın parçası olan “özel” bir tarihi ve hafızası var. 1 Mayıs 1977, Taksim’den bağımsız hatırlanabilir mi?

Arjantin’de Plaza de Mayo Anneleri’nin eylemi ismiyle müsemma bir örnek olarak mekanın hafızasını ortaya koyuyor. Hemen akıllara geldiği gibi, Cumartesi Anneleri ismini zamandan alsa da Galatasaray Meydanı’yla birlikte düşününce yine mekan hafızasının önemli bir örneği.

Mekan ve eylemin (doğal olarak eylemcinin) iç içe geçtiği durumlarda iktidarlar eylemcilere müdahale ettiği kadar mekana da müdahale ediyor. İşte kent meydanlarının etrafına iktidarlar tarafından örülen bu duvarlar ‘nın girizgahını oluşturuyor.

Bu bahsin gelişme bölümlerini de kentsel dönüşüm ve kentin mutenalaştırılması, dolgu alanlar ve çevre tahribatı, kamusal mekanların yok edilmesi, zaman-mekan sıkışması gibi pek çok tartışma oluşturuyor. Sonuç bölümünü ise hep beraber aramaya devam edeceğiz!

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Son eklenenler

“PARÇA PARÇA BÖLÜNEREK SATILMASINA…”: 19. Yüzyıldan Bugüne Parselasyon ve Kentleşme

19.yüzyıl Osmanlı coğrafyasında kapitalizmin mülkiyet ilişkilerinin dönüşümü açısından önemli bir eşiktir. Tanzimat Fermanı ile özel mülkiyete yapılan vurgu sonrasındaki...

LİMAN’A YANAŞMAK: Deniz ticareti altyapı ağı olarak 19.yüzyıldaki deniz feneri inşaat hareketleri (Esra Nalbant-Binghamton Üniversitesi, Altyapı Tarihi)

Grundrisse'de Marx, "sermayenin dolaşımı aynı zamanda onun oluşumu, büyümesi açısından yaşamsal sürecidir" diyor. Bu dolaşım, ürünün bir dağıtım sistemi...

GERİ DÖNMEMEYE YEMİN ETTİLER: Osmanlı’da Transatlantik Göç ve Göçmen Veritabanı İnşasında Fotoğrafın Kullanımı (Hazal Özdemir – Northwestern Üniversitesi, Tarih Doktora Adayı)

1896-1908 arasında Osmanlı Ermenileri Amerika’da artan iş olanakları ve doğu vilayetlerindeki ekonomik sıkıntılar sebebiyle imparatorluktan ayrılırken II. Abdülhamid hükûmeti...

İSTANBUL’A AŞAĞIDAN VE UZAKTAN BAKMAK: Kentleşmenin Çeperi ve Altyapısı

Bu konuşma, on dokuzuncu yüzyılda Osmanlı imparatorluğu ölçeğinde modern, kozmopolit bir istisna mekânı olarak ortaya çıkan Pera’nın ekolojik ve...

Cinsiyetçilik erkekleri de öldürür (mü?) – Nil Karasu

Bu yıl Cannes’dan Altın Palmiye ödülüyle dönen Justin Triet imzalı “Bir Düşüşün Anatomisi” filmi üzerine bu yazı. İzlemeyenler için...

Felsefe ve sinema atölyelerimiz başlıyor

Adana Kent Enstitüleri bünyesinde daha önce gerçekleştirdiğimiz dört haftalık film gösterimi ve söyleşilerini geçen haftalarda bitirdik. Bu süre zarfında...